16 Mart 2010 Salı

Mustafa Kemal ATATÜRK (1881 - 1938)

Mustafa Kemal Atatürk (1881 - 1938)

Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.

Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı.

19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmaybaşkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı. 1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi. Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı.

Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi. 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu.

Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir. Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı.

1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı.

Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu.

Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı. Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.

Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır: Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı. Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921) I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921) II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921) Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921) Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922) Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.

23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 13 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu.

Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı. Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz: 1. Siyasal Devrimler: Saltanatın Kaldırılması (1Kasım 1922) Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923) Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924) 2. Toplumsal Devrimler: Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934) Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925) Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925) Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934) Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934) Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü(1925-1931)

3. Hukuk Devrimi : Mecellenin kaldırılması (1924-1937) Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937) 4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler: Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924) Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928) Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932) Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933) Güzel sanatlarda yenilikler 5. Ekonomi Alanında Devrimler: Aşârın kaldırılması Çiftçinin özendirilmesi Örnek çiftliklerin kurulması Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.

Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti. Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.

15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu. Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı.

Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı. 1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu.

Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı. Fransızca ve Almanca biliyordu. 10 Kasım 1938 saat 9.05'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına gömüldü.
[ Devamı ... ]

15 Mart 2010 Pazartesi

Kim Kimdir ?

[ Devamı ... ]

Asya Nedir ?

Asya, Avrupanın doğusunda, Büyük Okyanus'un batısında, Okyanusya'nın kuzeyinde ve Arktik Okyanus'un güneyinde bulunan kıta. Tarihçi Heredot tarafından bu grekçe terim ilk kez bugünkü Salihli Ovası, sonraları da Gediz Havzası'nı nitelemek için kullanılmıştır. Sardes'in zenginliklerini anlatırken bu kenti asya'nın başkenti olarak betimlemiştir. Zamanla asya terimi önce Anadolu yarımadası sonraları ise Çin'e ve Moğolistan'a kadar (Marko Polo'nun keşifleriyle) olan toprakların tamamı için kullanıldı.

Eski Dünya kara kütlesinin bir parçası olan Asya 44 391 163 km²'lik yüz ölçümü ile dünyanın en büyük kıtasıdır. Aynı zamanda 1 010 m'lik ortalama yükseltisiyle de dünyanın en yüksek kıtasıdır. Asya bu yükseltisini; dünyanın en yüksek zirvelerini bünyesinde barındıran Himalaya Dağları'na borçludur.

Asya, kuzey-güney doğrultusunda 8 490 km genişliğindedir. Kıtanın en kuzeyinde, Rusya'da Çelyuskin Burnu (77° 42' 55" K paraleli) yer alırken, en güneyinde, Malakka Yarımadasındaki Buru Burnu (1° 14' 17" K paraleli) bulunur. Adaları esas aldığımız taktirde, Severneya Zemlya adası (81° 16' 23" K paraleli) ile Endonezya'ya bağlı Rudi Adaları (11° 00' 19" G paraleli) arasında 10 245 km'dir.

Kıta doğu batı doğrultusunda; Türkiye'nin de en batı ucu olan Gökçeada'nın İncirburnu (25° 38' 59" D meridyeni) ile Çukçi Yarımadasında Dejnev Burnu (169° 40' 17" D meridyeni) arasında 8 200 km'dir.

Kıtanın özel konumu ise; Asya, kuzeyden Kuzey Buz Denizi ile sınırlıdır. Kuzey doğuda, Amerika'dan sığ bir deniz olan 100 km genişliğindeki Bering Boğazı vasıtası ile ayrılmaktadır.

Kıta doğuda Büyük Okyanus ile sınırlanır. Ancak kıyı açıklarında okyanus tabanından yükselen kuzey-güney doğrultulu dağların su üzerine çıkan kısımlarını oluşturan ada ve takım ada girlandları yer almaktadır. Burada; Aleut, Japon, Bonin ve Marian derin deniz çukurluklarından geçen ve "Andezit Hattı" adı verilen bir çizginin batısındaki bölge ile orada yer alan ada ve takım ada girlantları Asya anakarasına aittir.

Kıtanın güneydoğu sınırı biraz karışık olmakla birlikte Sunda Adaları ile Arafura Denizi arasından geçen hat sınır olarak kabul edile bilir. Kıtayı güneyden Hint Okyanusu sınırlandırmaktadır.

Asya'nın batı sınırı ise oldukça tartışmalı bir meseledir. Bu konuda birçok araştırıcı farklı görüşler ileri sürse de, en doğru kabul edilen sınır; Ural Dağları, Ural Nehri, Maniç Oluğu, Karadeniz, Boğazlar, Ege Denizi, Akdeniz, Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz üzerinden çekilecek bir hattır. Bu hattın doğusunda kalan Anadolu ve Kafkaslar Asya'dan sayılırken Trakya Avrupa'ya dahil edilmektedir.

Dünya üzerinde bulunan çeşitli en büyükler Asya'da toplanmıştır. Asya; kıtaların en genişi (44 391 163 km²) ve ortalama yükseltisi en fazla olanı ( 1 010 m)'dır. Ayrıca dünyanın en yüksek tepesi (Everest tepesi, 8 848 m), en büyük gölü (Hazar Gölü veya Denizi), en derin gölü (Baykal Gölü), dünyanın deniz seviyesinden en alçak yeri (Lut Gölü, göl yüzeyi -392 m), ve dünyanın en alçak havzası (Turfan Havzası -154 m) Asya kıtasında bulunmaktadır.

Asya; 3.5 milyarı aşan nüfusu ile dünyanın en kalabalık kıtasıdır. Dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin (1 284 303 705 kişi, 2002 tahmini) bu kıtada yer almaktadır. Asya dinlerinin de doğduğu kıtadır. Semavi dinler arasında İslamiyet, Hıristiyanlık ve Musevilik dinlerinin her üçü de Ortadoğu'da ortaya çıkmıştır. Yine geniş kitlelere hitap eden Budizm ve Hinduizm de Asya menşeli dinlerdir. Asya aynı zamanda medeniyetler beşiğidir. Türk, Fars, Arap, Çin ve Hint medeniyetleri bu kıtada binlerce yıldır varlıklarını devam ettirmektedirler. Kıtada 100'ün üzerinde dil konuşulmaktadır. Kıtanın doğusunda sarı, güney kısmındaki adalarda siyah geri kalan kısımlarında ise beyaz ırktan insanlar yaşamaktadırlar.
[ Devamı ... ]

Himalaya Dağları

Himalaya Dağları, dünyanın en büyük ve en yüksek sıradağlarıdır. Asya'nın orta güney kısmında, doğu batı doğrultusunda uzanır. Dünyanın en yüksek zirvesi Everest'i (8850 m.) içine alır. Everest Tepesi, Nepal ile Tibet (Çin) sınırında yer alır. Everest tepesi Nepal'in sınırları içersindedir. Himalayalar, levha tektoniği kuramına göre, iki kıtasal levhanın yani Hindistan levhası ve Asya levhasının çarpışması sonucu oluşmuştur ve bu oluşum halen devam etmektedir.

Pakistan, Hindistan, Çin, Nepal ve Butan' dan geçen 2400 km uzunluğundaki Himalaya dağ zincirinin buzulları, Asya' nın 9 büyük nehrini besliyor. 1,3 milyar insan, bu su yollarına bağımlı olarak yaşıyor. Verilere göre ise Himalayalarda sıcaklıklar, son 30 yıl içinde on yılda bir 0,6 ile 0,15 derece artmakta ve sıcaklıkların artmaya devam etmesi halinde 50 yıla kadar buzul ve karların tamamen erimesi bekleniyor.
[ Devamı ... ]

Everest Dağı

Everest, (Tibetçe: Çomolungma, Nepali: Çonnolugma Sagramata), dünyanın en yüksek dağı. Himalayalar’da, yaklaşık 28 derece kuzey enlemi ile 87 derece doğu boylamında, Çin–Nepal sınırı üzerinde yer alır. Çıplak Güneydoğu, Kuzeydoğu ve Batı sırtları en yüksek noktalara Everest (8.850 m) ile Güney doruğunda (8.748 m) ulaşır. Everest Dağı Kuzeydoğudaki Tibet Platosundan (yaklaşık 5.000 m) tam olarak görülebilir. Eteklerinden yükselen Çangtse, Khumbutse, Nuptse ve Lhotse gibi doruklar Nepal’den görülmesine engel olur.


Oluşumu:

Büyük Himalayalar’ın oluşumu, Miyosen Bölümde (yaklaşık 26-27 milyon yıl önce) Hindistan Yarımadasıyla Tibet Yaylalarının birbirine yaklaşmasının yol açtığı, jeolojik tortul havzalardaki sıkışmayla başladı. Bunu izleyen evrelerde Katmandu ve Khumbu napları (kırık ve devrik yamaç kıvrımları), sıkışıp yukarı doğru çıkarak birbirlerinin üzerine kıvrıldılar ve ilkel bir dağ sırası oluşturdular. Kuzeydeki arazi kütlesinin toptan yükselmesi, bölgenin yüksekliğini arttırdı. Napların yeniden kıvrılmasıyla bölgenin tümü yeni bir tabakayla örtüldü ve Pleyistosen Bölümün (yaklaşık 2,5 milyon yıl önce) Mahabarat Evresinde Everest Dağı ortaya çıktı. Karbonifer Dönemin (yaklaşık 345-280 milyon yıl önce) sonu ile Permiyen Dönemin (280-225 milyon yıl önce) başından kalan ve başka yarı-kristalleşmiş tortullarla ayrılmış olan kireçtaşı katmanları, senklinal katmanlaşma yoluyla biçimlendi. Günümüzde de süren bu biçimlenmenin yol açtığı sürekli yükselme aşınımla dengelenmektedir.


İklimi:

Everest Dağı troposferin üçte ikisini geçerek oksijenin az olduğu üst katmanlara ulaşır. Oksijen eksikliği, hızı saatte 100 km ye varan sert rüzgarlar ve zaman zaman -70 dereceye kadar düşen aşırı soğuklar yukarı yamaçlarda herhangi bir hayvan ya da bitkinin yaşamasına olanak vermez. Yaz musonları sırasında yağan kar rüzgarla ufalanarak yığılır. Bu kar yığıntıları buharlaşma çizgisinin üzerinde olduğundan genellikle buzulları besleyen büyük buzkar çanakları oluşmaz. Bu nedenle Everest’in buzulları yalnızca sık sık düşen çığlarla beslenir. Ana sırtlarla birbirinden ayrılan dağ yamaçlarındaki buz katmanları dağın eteklerine kadar bütün yamacı kaplamakla birlikte, zaman içinde iklimin değişmesiyle ağır ağır çekilmektedir. Kış aylarında kuzey batıdan gelen güçlü rüzgarlar karları süpürerek doruğun daha çıplak bir görünüm kazanmasına yol açar.


Buzullar:

Everest Dağındaki başlıca buzullar Kangşang Buzulu (doğu), Doğu ve Batı Rongbuk Buzulları (kuzey ve kuzeybatı), Pumori Buzulu (kuzeybatı), Khumbu Buzulu (batı ve güney) ve Everest ile Lhotse-Nuptse sırtı arasında kapalı bir buz vadisi olan Batı Buzyalağıdır.


Akarsular:

Dağdan çıkan sular birbirinden ayrılan kollarla güneybatı, kuzey ve doğu yönünde akar. Khumbu Buzulu eriyerek Nepal’de Lobucya Khola Irmağı'na karışır. İmca Khola adını alarak güneye doğru akan bu ırmak Dudh Kosi Irmağıyla birleşir. Çin’deki Rong Çu Irmağı Everest’in yamaçlarında Pumori ve Rongbuk buzullarından Karma Çu Irmağı ile Kangsang Buzullarından doğar.


Tırmanma girişimleri:

Everest'e tırmanma girişimleri 1920'de Tibet yolunun açılmasıyla başladı. İlk olarak Kraliyet Coğrafya Derneği ile dağcılık Kulübü Birleşik Himalaya Komitesinin desteklediği bir ekip 1953’te doruğa ulaştı. 29 Mayıs 1953 günü Yeni Zelandalı Edmund Hillary ve Nepalli Tenzing Norgay, Güneydoğu sırtına tırmanarak Güney doruğundan geçip doruğa vardılar. Dağcılar bu tırmanış sırasında açık ve kapalı devre oksijen sistemleri, özel olarak yalıtılmış ayakkabı ve giysiler ile elde taşınır telsiz aygıtları kullandılar. Bu tarihten sonra çeşitli ülkelerin desteklediği çok sayıda dağcı ekibi doruğa ulaşmayı başardı.


Türk dağcılar:

Eylem Elif Maviş 2006'da Everest'e tırmanan ilk Türk kadın oldu.[1] Aynı tırmanış, Türklerden oluşan bir ekibin ilk Everest zirve çıkışıydı.[2] Ekibin hedeflerinden olan ilk Türk oksijensiz tırmanışını[3] ekip lideri Serhan Poçan gerçekleştirmeyi denemekle birlikte, zirveye oksijenle çıkacaktır. 2007 yılında Fenerbahçe Spor Kulübü'nün 100. kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında Tunç Fındık ve Mustafa Kalaycı beraber zirve yaptılar.
[ Devamı ... ]

Okyanus Nedir ?

Okyanuslar kıtaları birbirinden ayıran engin, açık denizlerdir1. Yeryüzünün yaklaşık üçte ikisini (%70) kaplarlar ve bu alanın yaklaşık yarısında su seviyesi 3000 metrenin üzerindedir.

Okyanus kelimesi Yunanca "nehir" anlamına gelen "Okeanos"'dan gelmektedir, Yunanlılar Cebelitarık Boğazı'ndan gelen güçlü akıntıyı fark etmişler ve bunun bir nehir olduğunu düşünmüşlerdir.

Dört milyar yıl önce Dünya yüzeyi suyun sıvı olarak kalmasına olanak tanımayacak kadar sıcaktı. Su,uzayda yok olmak üzere volkanik gazdaki buhar olarak püskürürdü. Yaklaşık 3.85 milyar yıl önce dünya soğuyarak içinde buharında yer aldığı bir volkanik gaz atmosferi oluşturdu. Daha sonra su yoğunlaşmaya başladı ve okyanuslar oluştu. Okyanusların oluşmasından bu yana yağmur toprağa düşmekte ve kayalardaki tuzu denizlere taşımaktadır. Bu nedenle deniz suyu tuzludur. Ortalama olarak okyanus ağırlığının %2.9'unu tuz oluşturur.

Denize baktığımız, tekneyle açıldığımız veya yüzdüğümüz zaman suyun bir yüzeyi olduğunu biliriz. Ancak; okyanusların ortalama derinliği 5.000 metre civarındadır ve en derin okyanus çukuru 11.000 metreye ulaşır. Everest Tepesi, bu dip derinlikten daha kısadır (2000 metreden daha fazla). Okyanusun üst birkaç metresi, tropikal bölgelerde 26 santigrat derece sıcaklığında olabilir. Isıyı, gün boyunca güneş ışığından alır ve geceleri atmosferi ısıtırlar. Okyanusun bu katmanı, atmosferin tamamından daha fazla ısı içerir. Büyük Okyanus Dünya'nın en büyük okyanusudur.
[ Devamı ... ]

Deniz Nedir ?

Deniz, bir okyanus ile bağı olan ve büyük bir alanı kaplayan ve genellikle tuzlu olan su birikintisidir. Terim genellikle okyanus terimi yerine de kullanılır.

Denizler Dünya yüzeyinin % 71'ini kaplamaktadır. Yeryüzünde kapladıkları 1,338 milyar km³ hacimle dünya üzerindeki su varlığının % 96,5'ini oluşturmaktadırlar. Ancak, deniz suyu ortalama % 3,5 oranında tuz içerdiğinden, halen oldukça pahalı olan arıtma yöntemleri uygulanmadan içme suyu olarak kullanılamamaktadır.

Denizler üzerinden gerçekleştirilen ticaret, hava yoluyla taşımacılığın gittikçe gelişmesine karşın, öneminden pek bir şey yitirmemiştir. Dünya ticaretinde aktarılan malların % 92'si, yılda 5,7 milyar ton, deniz yolu üzerinden taşınmaktadır.
[ Devamı ... ]

Denizcilik Nedir ?

Denizcilik, deniz ile bağlantısı olan tüm uğraşlara genel olarak verilen isim. Genelde, deniz taşıtlarında sefer yapmak, gemi işletmeciliği ve deniz sporlarına yönelik kullanılır.

Deniz ile ilgili bürokratik, ticaret ve akademik kurumlar ve kuruluşlar da bu terim ile anılırlar:
[ Devamı ... ]

Ordino Nedir ?

Ordino, Konşimentoda yazılı malların kısım kısım çekilebilmesini temin etmek üzere hazırlanan emir veya talimattır.

Bir malı yükleme veya boşaltmadan önce vapur ve nakliye acentelerinden kaptana ya da nakliyeciye hitaben bir ordino (emir mektubu) verilir. Buna "teslim emri" de denir.

Malı yükletecek veya boşaltacak olan mal sahibi bu ordino ile vapurun kaptanına ya da nakliyeciye başvurarak işlemini tamamlattırır. Mal noksansız yüklendikten sonra kaptan ordino yerine mal sahibine konşimento adlı bir belge verir.

Ordino aynı zamanda konşimentoya karşılık eşyanın çekilmesi için talimattır.
[ Devamı ... ]

Konşimento Nedir ?

Konşimento, ya da taşıma senedi (bill of loading) üzerinde yükleyici, alıcı,ihbar mercii den başlıyarak her türlü bilginin yeraldığı kıymetli evraktır.
[ Devamı ... ]

Navlun Nedir ?

Deniz ve nehir yolu ile taşınan eşya için,taşıma hizmeti karşılığında gemi şirketine ödenen ücrete navlun denir. Navlun bedeli resmi bir tarifeye veya sözleşmeye göre tahakkuk eder. Teslim şekline göre navlun satıcıya veya alıcıya ait olabilir.

Navlun peşin ödenebileceği gibi (Freight Prepaid), varış limanında da ödenebilir (Freight Payable At Destination/Freight Collect). Tüm bunlar deniz ticaretinde konşimento adı verilen sözleşmelerde düzenlenir.
[ Devamı ... ]

12 Mart 2010 Cuma

Carlos Slim (Selim) Kimdir ?

ASIL ADI SELİM

Slim’in Roman Katolik Kilisesi mensubu Lübnanlı babası Julian Slim Haddad Aglamaz (Yusuf Selim Hattat Ağlamaz) 1902 yılında Osmanlı topraklarından kaçıp Mexico City’ye yerleşmiş.

Ve 1911’de “Şark Yıldızı” anlamına gelen La Estrella Del Oriente adında bir kuru yiyecek dükkanı açmış.

Zamanla şehrin merkezinde birçok mülk satın alan Slim bir başka Lübnan’lı tüccarın kızı Linda Helu'yla evlenmiş. Çiftin 6 çocukları oldu.

Sahip oldukları altı çocuğun beşincisi olarak 1940 yılında Carlos, Mexico City’de dünyaya geldi.

Babası 1952’de öldüğünde, geriye ailesine geliştirilmeye elverişli bir servet bıraktı.

Carlos Slim Helu, 1961’de UNAM (National Autonomous Univercity of Mexico)’dan mühendis olarak mezun oldu.

Mezun olmadan önce cebir ve linear programlama öğretti, halka karşı ve özel enstitülerde konferanslar verdi.

Birleşmiş halk topluluklarında, Latin Amerika ve Karayipler için ekonomi komisyonlarında görev aldı.

Slim, 1967 yılında Lübnanlı Soumaya Domit Gemayel ile evlendi.Bu evlilikten de 6 çocuğu oldu.

Akıl hocası olarak babasının izinden giden Slim, perakendecilik ve finans işleri yaptı.

Meksika Döviz Borsası’nda başkan yardımcılığı ve Meksika Borsa Odalar Birliği’nde başkanlık yaptı.

1996-1998 yılları arasında New York Döviz Borsası Yönetim Konseyi’nde Latin Amerikan Komitesi’nin başkanlığını yürüttü. Yönetim kadrosunda yer aldığı SBC Communications’dan temmuz 2004’de Dünya Eğitim ve Geliştirme Vakfı’na daha çok zaman ayırabilmek için ayrıldı.

Nisan 2006’ya kadar Altria Grub (önceden Philip Morris)’un ve Alcatel’in yönetim kadrolarında yeraldı.

İş çevrelerinde geçirdiği 28 yıl içinde, önemli finans-endüstri devi Grupo Carso’yu inşa etti. Aynı zamanda Telefonos de Mexico, America Movil ve Grupo Financiero Inbursa’nın da yöneticisi oldu.

1990 yılında, Carlos Salinas döneminde, Meksika Devleti’den birçok yatırım grubunu devralmasıyla şimdiki büyüklüğüne ulaşmanın yollarını açtı. Bunlar içinde France Telecom ve Southwestern Bell Company’nin dahil olduğu Telmex de vardı.Yerel ve hareketli pazarlarda tekelcilik ve bunun sonucunda rekabeti ortadan kaldıran politikası nedeniyle eleştiriler aldı. Telefonla iletişim ücretlerinin de hayli artması tekelcilik eleştirilerini destekledi.Carlos Slim Helu'ye Meksikalı İş Adamları tarafından Girişimcilik Onur Madalyası verildi. Altın Tepsi ödülü’nü aldı ve Belçika Hükümeti tarafından Kumandan 2. Leopold Madalyası’na layık görüldü.

Sürekli ve asla yorulmaksızın büyüyen bu imparatorluk yeni alımlarla genişlemeye devam ederken ülke başkanları gelip geçiyor ama Slim daima yerinde duruyor. Acaba bu durum bir gün onu cumhurbaşkanlığına itecek mi? Bugünlerde en çok sorulan soru bu. Ama etrafındakiler bu soruyu gereksiz buluyor. Zira gelip geçen kabinelerdeki bakanlar zaten uzun yıllardır onun ekmeğini yiyor. Bir gün yok ki Meksikalılar onun kasasına (telefon, tütün, plak sanayi, restoranlar, sigorta, inşaat, petrol...) para bırakmadan geçsin. Kısacası, Meksika’da her yerde Slim’in adı var.

Yakın çevresi ondan bahsederken, “O, tırmanmaya başladığından bu yana asla durmadı” diyor.

"Olay tamamen borsa ile ilgili, Ben 10 yıl öncekinden daha zengin değilim aslında” diye savunuyor kendini, karanlık şöhretinden çekinen Slim. Özel Meksika Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan Carlos Morera, Carlos Slim ile 1988 – 1994 yılları arasında Meksika cumhurbaşkanlığı yapmış Carlos Salinas’ın yakın dostluklarının altının çizilmesi gerektiğini vurguluyor. “Belki de bu sayede Telmex’i bir lokma ekmek karşılığında aldı” diye iddia ediyor ekonomi profesörü...

“O kendini mütevazı bir şekilde işine ve çocuklarına adamış bir adam” diyor milyarder iş adamının yakın dostu ve damadı Arturo Elias Ayub.

Slim 1997’de geçirdiği bir kalp krizinden sonra tüm yetkilerini resmi olarak üç oğlu Carlos, Marco Antonio ve Patricio’ya geçirdi. Ama hâlâ gözü kulağı açık. Yaşı ilerlemeye başlayınca hayır işlerine girişti.

Kurduğu iki vakıf, cerrahi, beslenme, eğitim bursları ve bilgisayar dağıtımı gibi işleri finanse ediyor.

Hatta Bill Clinton’a “sefaletle savaş” için 100 milyon dolar sundu. Yine ona ait müze Soumaya’nın müdürü Alfonso Miranda Marquez “O, işverenin sosyal rolüne gönülden inanıyor” diyor. Çünkü Slim, Fransa’dan sonraki en önemli Rodin (heykeltraş) koleksiyonuna sahip.

"BEN NOEL BABA DEĞİLİM"

Hayır kurumlarına yaptığı 4,5 milyar dolara ulaşan çeşitli bağışları ise Bill Gates’in insani yardıma adadıklarına kıyasla oldukça pinti kalıyor. Sorulduğunda ise “Ben Noel Baba değilim, yoksulluğun çaresi bağış yapmak değil, iş imkanı sağlamaktır” diye lafı ustaca bağlıyor.

Bu bakış açısını göz önünde bulundurarak, Carlos Slim imparatorluğunu önce Latin Amerika’da genişletmeye yöneldi. Brezilya devlet başkanı Lula’nın dostu olan Slim, Orta ve Güney Amerika’daki birçok devlet başkanı tarafından kabul edildi. Kolombiya’da televizyondan Brezilya’da bilgisayara, Paraguay’da biyolojik yakıttan Nikaragua’da jeotermal enerjiye kadar yatırımları var. Ama her zaman olduğu gibi telefon sektörünü ana gücü olarak kullanıyor.

Arjantin'in eski cumhurbaşkanının Nestor Kirchner, 31 Ağustos’ta Meksika’ya yaptığı resmi ziyarette Slim ile kafa kafaya verip Arjantin’deki CTI Movil isimli şubelerindeki
yatırımlarında indirime gitme konusunda Slim’i ikna etmeye çalıştı. Sonuçta Slim için Amerika Birleşik Devletleri’nin kapıları açılmış oldu.

"Eski New York valisi Rudolph Giuliani 2002 yılında ona yardım ederek, batan WorldCom’un bir kısmını ucuz fiyata almasını sağladı. Üç yıl sonra ise Slim şirketi 1,1 milyar dolara geri sattı”diye anlatıyor biyografisti José Martinez. Slim ardından demokrat aday Hillary Clinton’ın kampanyası için küçük bir yardımda bulundu. Sonra da bir cumhuriyetçi, New York’un şu anki belediye başkanı Michael Bloomberg için bir yardım...

AVRUPA'YA YASAKLI

Carlos Slim'in yaşamında dikkat çeken olay ise eski dostu, İspanya eski başbakanı sosyalist Felipe Gonzalez’i gücendirerek asla Avrupa’ya açılamamış olması. Geçen Nisan ayında da Telecom Italia’yı satın alma teklifine kaşılık vermeyen İtalyan hükümeti, bir İtalyan-İspanyol işbirliğini tercih ederek açıkça Slim’i geri çevirdi. Bu, o dik kafalı adamın boynunun büküldüğü ender anlardan biriydi.

Carlos Slim imaja açıkça önem verirken sakin ve babacan itibarını ön plana çıkararak ismini aklıyor. Hiç bilgisayar kullanmayan bu bezybol fanatiği adamın hayatında öyle fazla ateşli anlara yer yok. Resmi yemeklerden kaçınıyor, biberi havyara tercih ediyor ve arabasını genellikle kendisi kullanıyor. Tek zaafı ise zincirleme içtiği Küba püroları.

Dünyanın En Zengin Adamı Türk Asıllı Çıktı
Meksikalı telekom zengini Carlos Slim Helu 53,5 milyar dolarlık servetiyle 'Dünyanın En Zengini' oldu. Peki dünyanın en zengin adamının Türk asıllı olduğunu biliyor muydunuz?

Meksikalı telekom zengini Carlos Slim Helu 53,5 milyar dolarlık servetiyle 'Dünyanın En Zengini' oldu. Peki dünyanın en zengin adamının Türk asıllı olduğunu biliyor muydunuz?

Amerikan finans çevrelerinin dergisi Forbes, 2010 yılının milyarderler listesini açıkladı. 1940 doğumlu, Meksikalı telekomunikasyon devi Carlos Slim Helu Microsoft firmasının kurucusu Amerikalı Bill Gates'i geçerek 53,5 milyar dolarlık servetiyle listenin başında yer aldı. Slim nasıl zengin oldu? İşte Carlos Slim'in çarpıcı hayat hikayesi. (Sabah)
[ Devamı ... ]
 

©2010 Ne Nedir ? | by Siteler